1984 romanı, baskıcı, herkesin her şeyine karışan, evlere ve özel hayata kadar kamera sokan bir devlet tasviridir. Özgürlüğün olmadığı, bireyselliğin yok edildiği, yaşam kalitesinin diplerde olduğu ve buna rağmen bu durumların eskisinden çok daha iyi olduğuna inandırıldığı bir dünya mevcuttur.
Geçmişin sürekli değiştirildiği, şimdinin sürekli izlendiği, geleceğin bilgisizlik duvarları arasına hapsedildiği, Düşünce Polisinin her yerde kol gezdiği, yalanın gerçek, gerçeğin yalan olduğu, iki kere ikinin beş ettiği bir dünya düzeni vardır. Sevmenin, aşık olmanın, sorgulamanın, hatta düşünmenin dahi suç olduğu bir düzen. Bu sistem sayesinde insanlar sadece emirleri yerine getiren birer makineye dönüştürülmekte ve bunun sonucunda devlet toplumu daha kolay idare edebilmek-tedir. Orwell’in usta kaleminden çıkan bu eseri insanlığın önünde yatan büyük tehlikeyi gözler önüne seren bir uyarıdır.