Kaderin, bir kalbi aniden, onarılamayacak biçimde, şiddetle sarsması için güçlü bir darbe gösterisi yapmasına gerek yoktur her zaman. Kaderin ezici ağırlığı, ufak, anlık bir olaydan bile bir felaket yaratabilir. Bizler, yetersiz olan dilimizde bu ilk hafif dalgalara "yıkım nedeni" deriz ve bunların küçük cüsselerine rağmen genellikle inanılmaz büyük bir güce sahip olduklarını görmek bizi şaşırtır. Ama nasıl ki bir hastalığın belirtileri hastalığın ilk evrelerinde çok belirgin olmayabilirse, aynı biçimde, bir insanın kalbinin çöküşü de kaderin ilk belirtileri kendini belli etmeden gerçekleşir. Kader kurbanının aklı, bedeni ve ruhu acısını dışa vuramadan o işe başlamıştır bile. İnsanın kendisini bilmesi iyi bir savunma olsa da aslında boşa giden bir çabadan öteye gitmez.