Dede Korkut Hikâyeleri, bugünkü Kuzeydoğu Anadolu, Azerbaycan ve Hazar Denizi çevresinde 10-11. yüzyıllarda yaşamış Oğuzların başından geçen toplumsal ve siyasal olayların anlatıldığı bir eserdir. Bu coğrafyada yaşamış atalarımızın yurt tutuş, dirlik-düzenlik ve egemenlik kavgalarını destanlaşmaya yüz tutmuş olaylar çerçevesinde ele alır.
Baskıya esas aldığımız öyküler, o dönemde ağızdan nakledilenlerin 15-16. yüzyıllarda yazıya geçirilmiş en kapsamlı el yazması olan Dresden nüshasında yer alır.
Toplam on iki öykü aracılığıyla siyasal olaylar yanında toplumsal yaşam, töre, deyişler, atasözleri gibi önemli bilgiler de günümüze ulaşmıştır. Öykülerde yer yer devler, ejderhalar gibi gerçeküstü motifler de görülür.
Esere adını veren, kimi zaman öyküyü anlatan, yer yer de olayları yönlendiren Dede Korkut'un o günkü Oğuz boylarının bilge bir kişisi olduğu söylenebilir. Öykülerde sazı eşliğinde eski kah-ramanların başından geçenleri halka düğün benzeri vesilelerle aktaran Korkut Ata, aynı zamanda kritik konularda görüşüne başvurulan bir bilgedir. Öykülerin sonundaki öğütleri ve uğurlama konuşmalarıyla toplumu birleştirir.
Muhtemel doğum yerinin oralar oluşunun etkisiyle Korkut Ata, Yakındoğu halklarınca da sahiplenilmektedir. O dönemde yazılmış kimi temel eserlerle birlikte Dede Korkut ve öyküleri darda kaldığımızda ferahlatacak öğütleri ve dersleriyle bundan sonra da yolumuzu aydınlatacaktır. Dede Korkut, toplumun vicdanı, bilinci ve belleğidir.