John Stuart Mill, kadınların toplum tarafından kendilerine biçilen rolü mükemmel oynarken, bunun dışında kendilerine, kendi kimliklerini ortaya koyacak bütün yolların kapatılmasına ve bunun da, kadınların rızasıyla yapıldığı yönündeki belki de, yüzyıllardır süren önyargıyı toplumsal, siyasal ve felsefi açıdan ele alıyor. Mill'in yaşadığı dönemde, kadınlar mülk sahibi olamaz, kendilerine bir meslek seçemez, bunu yapabilmek için erkeklerle eşit eğitim göremez ve erkeklere özgü birçok işi yapamaz, çocuklarının eğitimi üzerinde söz sahibi olamaz, boşansa çocuklarının velayetini alamaz, hatta yasal olarak onaylanmadıkça boşanamaz, babasından miras talep edemezdi. Böylesine temel hakların bile kadınlara verilmediği dönemde oy hakkı, seçimlerde aday olabilme hakkı gibi siyasi hayata ilişkin hakların adı bile geçmiyordu hatta, Mill'in dediği gibi kadınların Parlamentoda sandalye sahibi olmasının hayali bile erkekler tarafından oldukça gülünç bulunup alay edilen bir konuydu.
Kadınlar, her zaman kendilerine toplumun çizdiği ev içiyle sınırlanan kaderi değiştirmeye çalıştı, yani öne sürüldüğü gibi gönüllü köleler olmadılar, aksine erkeklerle eşit eğitim, eşit meslek seçme hakkı istediler sadece bu örnekler bile aslında konumlarından memnun olmadıklarının işaretidir. “Kadınların Köleleştirilmesi” bu temelde okunması gereken, zamanının ötesinde bir çalışmadır. Mill burada kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmaları gerektiği üzerinde durur. Kadınların kendilerini özgürleştirmek için geçtiği yolları ve verdikleri mücadeleleri anlamak için güzel bir çalışma.
Kitap Adı | : | Kadınların Köleleştirilmesi |
Tür | : | Psikoloji - Felsefe |
Yazar | : | John Stuart Mill |
Yayınevi | : | Tutku |
Ebat | : | 13.7cm x 21cm |
Sayfa | : | 160 |
Kapak | : | Karton |
ISBN | : | 9786057608475 |