Telepati, bireyler arasında bilinen beş duyunun yardımı olmaksızın gerçekleştiği ileri sürülen bilgi aktarımıdır.
İnsanlar telepati konusunda şiddetle karşıt görüşlere sahip olma eğilimindedir. Bazıları herkesin ayrı olduğuna, kendi zihnimizden tamamen ayrı oldukları için diğer insanların zihinleriyle 'birbirlerini birbirine bağlayamayacağımıza' inanıyor. Bilincin beyinde bulunduğuna inanılır ve beyin diğer beyinlerden ayrı olarak görülür. Diğer insanlar geçirgen zihinlerin olasılığına daha açık görünüyor. Bu insanlar genellikle vücudumuz ve beynimiz öldüğünde tamamen ortadan kaybolmadığımıza inanırlar. Bilincin ölümden sonra da devam ettiği görüşündedirler ve "zihin"in "beyin"den daha geniş olduğunu hissederler. Aynı zamanda evrensel birliğe inanma eğilimindeler: Hepimiz aynı sonsuz okyanusta damlalarız, önemli bir düzeyde ayrı değiliz. Bu benzetme baştan sona izlenirse, bir okyanus damlasının "bildiği" şeyin, aynı okyanustaki diğer damlalar tarafından da açık bir iletişim olmaksızın "bilinebileceği" anlaşılır, çünkü sonuçta onlar birdir.
Rüya telepatisi, kişi rüya görürken başka bir kişiyle telepatik olarak iletişim kurma yeteneğidir. Modern zamanlarda telepatik rüyayı belgeleyen ilk kişi Sigmund Freud'du.